بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَٱصۡطَنَعۡتُكَ لِنَفۡسِي ٤١

Ve seni kendim için yetiştirdim.

– İbni Kesir

ٱذۡهَبۡ أَنتَ وَأَخُوكَ بِـَٔايَٰتِي وَلَا تَنِيَا فِي ذِكۡرِي ٤٢

Sen ve kardeşin ayetlerimle git. İkiniz de Beni zikretmede gevşek davranmayın.

– İbni Kesir

ٱذۡهَبَآ إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ إِنَّهُۥ طَغَىٰ ٤٣

Firavun'a gidin, doğrusu o, azmıştır.

– İbni Kesir

فَقُولَا لَهُۥ قَوۡلٗا لَّيِّنٗا لَّعَلَّهُۥ يَتَذَكَّرُ أَوۡ يَخۡشَىٰ ٤٤

Ve ona yumuşak söz söyleyin, belki nasihat dinler veya korkar.

– İbni Kesir

قَالَا رَبَّنَآ إِنَّنَا نَخَافُ أَن يَفۡرُطَ عَلَيۡنَآ أَوۡ أَن يَطۡغَىٰ ٤٥

Dediler ki: Rabbımız; onun bize taşkınlık yapmasından veya azgın davranmasından endişe ederiz.

– İbni Kesir

قَالَ لَا تَخَافَآۖ إِنَّنِي مَعَكُمَآ أَسۡمَعُ وَأَرَىٰ ٤٦

Buyurdu: Korkmayın, Ben sizinle beraberim, hem görür, hem de işitirim.

– İbni Kesir

فَأۡتِيَاهُ فَقُولَآ إِنَّا رَسُولَا رَبِّكَ فَأَرۡسِلۡ مَعَنَا بَنِيٓ إِسۡرَٰٓءِيلَ وَلَا تُعَذِّبۡهُمۡۖ قَدۡ جِئۡنَٰكَ بِـَٔايَةٖ مِّن رَّبِّكَۖ وَٱلسَّلَٰمُ عَلَىٰ مَنِ ٱتَّبَعَ ٱلۡهُدَىٰٓ ٤٧

Haydi ona gidin ve deyin ki: Doğrusu biz, senin Rabbının elçileriyiz. Artık İsrailoğullarını bizimle gönder ve onlara azab etme. Hem biz, Rabbından sana bir ayetle geldik. Hidayete tabi olanların üzerine selam olsun

– İbni Kesir

إِنَّا قَدۡ أُوحِيَ إِلَيۡنَآ أَنَّ ٱلۡعَذَابَ عَلَىٰ مَن كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ ٤٨

Doğrusu bize vahyolundu ki; yalanlayıp sırt çevirene azab vardır.

– İbni Kesir

قَالَ فَمَن رَّبُّكُمَا يَٰمُوسَىٰ ٤٩

Ey Musa, Rabbınız kimdir sizin ikinizin? dedi.

– İbni Kesir

قَالَ رَبُّنَا ٱلَّذِيٓ أَعۡطَىٰ كُلَّ شَيۡءٍ خَلۡقَهُۥ ثُمَّ هَدَىٰ ٥٠

Dedi ki: Rabbımız her şeye yaratılışını veren, sonra da doğru yola eriştirendir.

– İbni Kesir

قَالَ فَمَا بَالُ ٱلۡقُرُونِ ٱلۡأُولَىٰ ٥١

Öyle ise önceki nesillerin durumu nedir? dedi.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu